"Bilinçli bir koruma olmazsa, doğal hayat bir gün bitecek. Sivrisineğin bile korunmaya ihtiyacı var. Ama yasaklar dinlenmiyor. Bu gidişle doğa diye bir şey kalmayacak" Onsekizmart Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden Doç Dr. Ali İşmen de denizlerde kirliliğin her geçen gün türleri tehdit ettiğini, Karadeniz ve Marmara'dan sonra, son zamanlarda Akdeniz'de de kirliliğin arttığına dikkati çeker.
Yaşamın son 500 yıllık evriminde, biyosferin hiç bu kadar tahribata uğramadığını vurguluyan Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sıkı ise bu konu hakkinda şunları söylemistir:
"Bütün canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için kesinlikle insana ihtiyacı bulunmaz, ama insanın yaşamını sürdürebilmesi için en küçük hücreliden yırtıcılara kadar bu canlılara ihtiyacı var. Eğer habitat (hayvanların yaşam ortamı) tahribatı, plansız nüfus artışı, yapılaşma, ormanların yakılması, sulak alan tahribi sürerse, birçok tür tükenme tehlikesine girer. Bir türün, dünya üzerinde ya da lokal olarak bulunduğu bölgede yok olmasının kötü sonuçlarını kimse kestiremez. Bu, yakın zamanda da ortaya çıkmaz. Örneğin bizi rahatsız eden karasinek birden ortadan kalksa, her tarafı hayvan leşleri götürür. Ya da baykuşların yok olduğunu düşünelim; o zaman tarla fareleri üzerindeki baskı kalkar." Türkiyede 8 kuş türü son 50 yıldır gözlenmezken, bunlardan 4 türün soyunun tükendiği kabul edilmiştir. Biyologlara göre, mezgeldek, yakalı toy, yılanboyun kuşlarıFlamingo ve tepeli pelikan türleri ise büyük tehlike altında bulunmaktadırlar. Bilimciler denizlerde de aynı tehlikenin devam ettigini söylemektedirler. Yunuslar ve fok, deniz alaları, işkine ve mersin balıkları, beni balığı, büyük ve küçük ayı istakozları, deniz kaplumbağaları, süngerler, pina, kırmızı yıldız, triton, denizatı, deniz kulağı, kırmızı ve siyah mercanlar, posidonai ve zostera da tükenme tehlikesi içindedirler.

MEZGELDEK

YAKALI TOY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder